İslamın Işığı
  Manken Hayatlar ve Tesettür
 

« : 01 Ağustos 2008, 09:55:53 »
 


 Manken Hayatlar ve Tesettür   

İslam'a saldırmakla ortadan kaldırmayacaklarını belleyen müfsidler, toplumu dejenere edecek kültürel, ahlaki ve imani yozlaşma amacı ve gayreti içine girdiler. Toplumu önce zevk, eğlence ve tüketim ile meşgul ederek insandaki hevai ve şehevi duyguları ateşleyip kalbi ve aklı uyuttular. Sonra kalp ve aklın bu gafletinden faydalanarak istedikleri hayat modelini bu topluma elbise olarak giydirdiler. Ne acınacak ve ağlanacak bir durumdur ki, kendi hayatımız üzerinde fail değil mef'ul konuma düştük. Özgürce kendi hayatımızı şekillendirdiğimizi zannederken hep birilerinin reklam, film vs dışarıdan yollarla hayatımıza soktuğu şekiller içinde yaşadık. Hayatına şekil veren değil; hayatı başkalarınca şekillenen bir abd olduk. Giydiğimiz elbiseden, evimizin düzenine, konuşma cümleleri ve kelimelerimizden yürüyüş tarzımıza, sakal stilimizden saç modelimize kadar hayata model çizenlerin mankenleri gibi yaşadık. Ve manken hayatlar olduk. Avrupa'da, İstanbul'da yaşama dair modeller tasarlandı, Anadolu'nun ücra köylerindeki insanlar bunu benimseyip hayata geçirdi. İnsanlar yıllardır "ben" deyip yaşarken, kendi 'ben'ini başka 'üst ben'lerin mukallidi ve gölgesi olmuş bir 'ben' haline getirdi.
Kendi inancımızı, geleneklerimizi ve benliğimizi başkalaştıran bu hastalık tesettüre bulaştığından beri tesettürü de ifsad etti.

Bidayette dile getireyim yanlış anlaşılmasın, ben hikmetinden uzaklaşılan tesettür üzerine yazıyorum. Asli tesettüre her daim hayranlıkla rahmet okuyorum.

Eskiden tesettür sade idi. İffet ve takvaya hitap ederdi. İman, haya, sevap kokardı. Yabancı erkeklerin rahatsız verici bakışlarını kendisinden sarf-ı nazar ettirirdi.

Şimdilerde ise tesettür elvan elvan şekillendi. Maalesef şehvete hitap eder oldu. Fitne, günah kokuyor. Yabancı erkeklerin bakışlarını kendisine hasr-ı nazar ettiriyor.

Tesettürün bu hale gelmesinde, bir zamanların İslami mücadele cenahında yer alan ve halen aynı ticaret piyasasında 'ın birliği ve büyüklüğünü içeren anlamdaki ismiyle öncülük eden tesettür firmasının rolü çok büyük oldu. O dönemdeki amaçlarını ve halet-i ruhiyelerini bilmiyorum, fakat tesettürün mahiyetinin ve hikmetinin tam zıddınca bir duruma geçiş sürecinin pişdarları ve mucidleri oldular.

Ticari kar hedefi ile girişilmiş bir hal ise ahiretin dünyaya, imanın paraya satımı ve mübadelesi demek.(İslami tv ve gazetelerin başlangıç ve şu andaki hallerini göz önüne getirmeniz yeterlidir sanırım)

Tesettürü daha ilgi çekici bir hale sokmak, tesettüre girmek isteyenleri teşvik ve cesaretlendirmek amaçlı İslami bir safdillik ise, netice İslami değil; vahamet! İslam'ın tesettür kalesinde şeytana ve şeytanlıklara büyük gedikler açan bir vahamet! Aklıma putçuluğun ortaya çıkış sebebi olan salih zatları hatırlamak için yapılan heykellerin 'a ortak koşularak tapınılmaya dönüşmesinin safdil yaklaşımı geliyor.

"Gayr-ı meşru tarik, zıdd-ı maksuda gider" (helal olmayan yol, amaçlanan zıddını netice verir) kaidesi Müslümanların ve İslami camiaların hareket düsturlarından bir düstur olmalıdır. 'ın razı olmadığı bir vasıta ile insanları hidayete ulaştırmaya çalışmak, adına yola koyulup şeytana itaat ve hizmet etmeye benzer. Müslüman bir kadın fitne sebebi olmaktan şiddetle kaçınmalıdır. Şeytan kendisi üzerinden insanları günaha sokacak bir yol bulmamalıdır. Yaşanmışlığını sorgulamamakla beraber mutasavvıfların önde gelen birinin 'a yönelişine sebep olan gençliğinde yaşadığı bir hadise dile getirilir: "Bir gün pazarda bir kadın ile karşılaşır. Kadının gözlerine vurulur ve onun ardınca gider. Evlerine yakın bir yerde kadının önüne geçer, kadına: 'Gözlerin aklımı başımdan aldı' deyip ilan-ı aşk eder. Kadın iffetiyle evine girer. Az sonra evin hizmetçisi üstüne örtü atılmış bir tabak ile dışarı çıkıp tabağı gence uzatır ve ona: "Hanımefendi bunu size gönderdi ve şöyle dememi istedi: İnsanları günaha ve fitneye düşüren gözlerimin olmasını istemem."

Başta bir kısım tesettürde olmak üzere, yaşanılan bu ahlak ve inanç yozlaşmasının suçlusunu sadece evin dışında aramak da hırsızı temize çıkarmak gibi bir haksızlıktır. Maalesef aileler çocuk yetiştirmeyi, yedirip içirip okula gönderme olarak gördüğünden ve şeytanı kendi elleriyle televizyon, internet, film, reklam, gazete vs yoluyla evlerine soktuklarından beri nesiller ifsad oldu. Hayatlar şeytani tasarımcılar ve ressamların ellerinde şekillenen birer modele dönüştü.

Eskiden heykeltıraşlar vardı, heykellere şekil veren; şimdilerde ise insantıraşlar var, insanlara şekil veren. Garip değil mi? İnsan ve taş. Bu garip ikilinin yakınlığı size bir şey daha hatırlatmıyor mu?

"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun." (Tahrim:6)


Sait Şahin
dogruhabergazetesi
 

 
 
  Bugün 29430 ziyaretçi (54836 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol