İslamın Işığı
  Mevlid kandili
 

 

Arap yarımadasında insanların her türlü değer ölçülerini yitirdiği günlerdi
Konuya Hz. Peygamber (a.s.)'ın kutlu doğumunun insanlık tarihinin en önemli olayı olduğu ve onun dünyaya teşrif ettiği devrede dünyanın içinde bulunduğu ve özellikle Arap yarımadasında insanların her türlü değer ölçülerini yitirdiği, sosyal ahlâkın bozulduğu, küfür, şirk ve zulümlerin gönülleri kararttığı vurgulanır.  
O dönemde de insanlığın en çok muhtaç olduğu şeyin huzur, sükûn, can ve mal güvenliği olduğundan hareketle, bütün bunları sağlayacak olanın ancak Yüce Allah tarafından gönderilen bir peygamber olduğu ifade edilir.
Hz. Muhammed’i (s.a.s.) örnek yapan niteliklere yer verilir. Ona itaatin Allah’a itaat olduğu ve Onu can ve maldan öte sevmenin kâmil bir imanın göstergesi olduğu vurgulanır.
Sevgili Peygamberimizin dünyaya teşrif etmelerinden önce tam bir karanlık vardı. Devir cehalet çağını yaşıyordu. İnsanlar birbirlerini öldürmekten dolayı şeref duyuyorlar, kız çocukları kendilerinden utanç duyulduğu için toprağa diri diri gömülüyor, kadınlara hak verilmek miras verilmek şöyle dursun kendileri mirasa konu oluyorlar, haksızlık, kibir, gasp, yağma almış başını gitmişti. İnsanlık yeni bir elçiye, yeni bir peygambere muhtaçtı.
 
 Arif Nihat Asya Natında bu hususu şöyle nazımlaştırmıştır.

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı…
Ve bir gün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün…

 
 
  Bugün 29402 ziyaretçi (54791 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol