Önder Aytaç & Emre Uslu / Taraf
Gizli tanık H.B. tartışması
Ergenekon davasında gizli tanıklardan birinin Abdullah Öcalan’ın karakutusu H.B. olduğunun ortaya çıkması ilginç bir tartışma başlattı. H.B’nin “Ergenekon” konusunda itirafa yönelmesi bizzat Öcalan’ın tuzağına düşmesinden kaynaklanıyor.
H.B, PKK ile arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle 2003 yılında PKK’dan ayrıldı. 2005 yılında da Almanya tarafından Türkiye’ye iade edildi. Bu süreç içerisinde H.B’nin eşi, Kürt sitelerine mektuplar yazıp H.B’nin Türkiye’ye teslim edilmemesi için kampanya çağrısında bulundu.
Bu dönemde içinde bir yazar H.B. ile ilgili şunları yazdı: “H.B’yi 12 Eylül günlerinden tanıyorum. Antep Askerî Cezaevi’nde birlikte kaldık. Ağabeyi de aynı cezaevindeydi. Her iki kardeş de 12 Eylül zulmünü hapishanede yiğitçe karşılayanlardandı. Daha sonra Öcalan’ın yakın arkadaşlığına yükselen ağabey Bekaa Vadisi’nde, bir eğitim sırasında o zamanın kamp komutanlarından Şahin Baliç tarafından tek kurşunla uzak mesafeden öldürüldü. Buna ilkin “kaza kurşunu” muamelesi yapıldı. Daha sonra kamp yönetimi tarafından sorguya alınan Şahin Baliç’in cinayeti kasten işlediğini itiraf ettiği söylendi. Daha sonra cezaevinden tahliye olan küçük kardeş Kürt mücadelesindeki ısrarını sürdürdü. Ağabeyine olan saygı ve bağlılıktan dolayı bu kez onun ismini aldı.”
H.B’nin Türkiye’ye teslim edilmesi sürecinde ise bir internet sitesinde şunlar yazıldı: “PKK’den ayrıldığı söylenen H.B’nin Alman devleti tarafından neden apar topar Türkiye’ye teslim edildiği üzerinde düşünülmesi gerekir. Bu olayın nedenini öğrenmek için bazı soruların sorulması gerekir. 1. Neden Türk devleti PKK’nin Avrupa’da bulunan 1. dereceden yöneticilerinin avına çıkmadı da, PKK’den ayrıldığı söylenen 2. belki de 3. dereceden bir kişinin peşine düştü. Kongra-Gel başkanı Zübeyir Aydar, Remzi Kartal, Rıza Altun vs. Avrupa’da olmalarına rağmen Türk devletinin bunlar hakkında herhangi bir talebi yok!.. Neden acaba? (Türkiye’nin bunlarla ilgili de talepleri var –A&E) 2. Remzi Kartal Almanya’da tutuklandı. Belli bir süre sonra serbest bırakıldı. Neden? 3. H.B. hakkında forumlarda çok ciddi iddialar var! Onun Apo’nun 1. derecede şahidi olduğu söyleniyor. Hatta Apo’nun direk emirleri ile birçok Kürt kızının ve gencinin katili olduğu söyleniyor. Böyle önemli bir şahidi susturmak için acaba bu operasyon İmralı ile Türk devletinin ortak bir operasyonu olamaz mı? 4. Bu apar topar yakalanış ve gönderme ciddi bir telaşın ürünü değil mi? Eğer hakkındaki iddialar doğruysa, Türk devleti onu ele geçirmekle Apo’yu büyük bir “beladan” kurtarmıştır. Resmî hukuk mantığında(!) ŞAHİT-DELİL olmadıktan sonra işlenmiş suç da yoktur. Bu operasyon delillerin karartılması eylemidir...”
H.B’nin eşine “yenge” diyecek kadar yakın biri H.B. ile ilgili şunları yazdı: “Öcalan’ın Ergenekoncularla olan ilişkisinin en yakın şahidi H.B’dir. H’nin bir karakutu olduğunu; bu konuda konuşursa Öcalan’ın maskesini düşüreceğini iddia ediyorum. H. bunu yaparsa Kürt milletine çok büyük iyilik yapacaktır. Ve benim bildiğim H. Almanya’dan Türkiye’ye götürülüşünün hesabını Öcalan’dan soracaktır. H. Türkiye’ye ayak basar basmaz Ergenekoncular tarafından sorgulanmış bütün ifadeleri yazılı ve görsel olarak kayıt altına alınmıştır. H. Ergenekonculara Öcalan hakkında bildiği her şeyi açıklamış ve bunların hepsi kayıtlı olarak Ergenekon arşivindedir. Bunların ele geçirilip geçirilmediğini bilmiyoruz.”
İtirafçı Abdülkadir Aygan da şunu söylüyor: H’nin annesi benim annemin teyze kızı olur. Evet, H. bence de bir karakutudur. Açılırsa bir açılır pir açılır ve kirli çamaşırlar ortaya dökülür. Konuşur ve Kürtler için doğru olanı yapar.”
Eski PKK’lı Şükrü Gülmüş 9 Kasım 2006 tarihinde şunları yazdı: “Osman Öcalan’dan ilişki istedim. Bana adres olarak H.B’yi önerdi. Telefonunu verdi. Bu H.B, Öcalan’ın köylüsü ve ibrikçi başı. Belli ki, Osman da abisinin yolunda. Ve H. birden bire TC konsolosluğuna teslim olup gitti.”
Gülmüş’ün son yazısında sorduğu ilginç sorular da var: Abdullah Öcalan Ergenekon Savıcısı Öz’e haber gönderip şunları söylemiş: “Ergenekon savcısı isterse gelip benimle görüşebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve görüşlerimi savcıya söyleyebilirim. PKK’ye mal edilmiş dünya kadar şey var. Benim bu konuda görüşlerim alınmalı. Daha baştan beri ta 1978, daha doğrusu 1976’dan beri PKK’ye müthiş sızmalar var. Benim üzerime müthiş geldiler; Şahin Baliç, Şahin Dönmez gibiler var. Bu süreç onlar gibilerle başladı. Haki Karer’i katleden örgüt, Antep’teki beş parçacılar vardı, Kawacılar vardı, Kukçular vardı.” ... “1. Gerçekten H.B, Almanya’dan gönüllü mü gitti? 2. Burdan gidince hangi cezaevlerinde kaldı? Diyarbakır, Kandıra ve şimdi de Antep’te. Durumu ne? 3. Ergenekon savcısı Öz’e ne gibi bir ifade verdi? 4. Öcalan neden durup dururken (15 yıl önce) öldürülen Hasan Bindal’ın ölümünü gündeme getirdi?”
Bunca tartışmadan sonra şeytan şunu da sen sor diyor: PKK’dan ayrılmış H.B’yi Almanya’dan isteyen kurum olan Adalet Bakanlığı’nın, Ergenekon paşaları ile “insani” çerçevede görüşen Adalet Bakanlığı eski müsteşarının özel bir gayreti olmuş mudur? ‘Karakutu’nun kontrol altına alınması için Ergenekon paşalarının bir girişimi olmuş mudur?..