İslamın Işığı
  Kurban hakkında ceşitli sorular
 
 
Zekâtı Vacip Kılan Mal İle Kurbanı Vacip Kılan Mal Arasındaki Fark?
1. Zekât malı, manen veya madden artıcı, üreyici, çoğalıcı olmalıdır. Kurbanı vacip kılan malın ise artıcı olması şart değildir.
2. Zekât malının üzerinden bir yıl geçmelidir. Kurbanı vacip kılan malda ise malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekmez.
3. Kurbanı ve fıtır sadakasını vacip kılan malın, zekâtı gerektiren malların türünden olması şart değildir. Kişi, herhangi bir maldan nisap miktarına malik olduktan sonra, malik olduğu bu mal zekâtı gerektiren malların türünden olmasa bile kurban kesmek ve fıtır sadakası vermek vacip olur.
 
—Zekât Vacip Olmayan, Fakat Fıtır Sadakası veya Kurban Vacip Olan Kimse Başkasından Zekât Alabilir Mi?
Kendisine zekât vermek vacip olmayan, fakat fıtır sadakası veya kurban vacip olan kimsenin başkasından zekât, fıtır sadakası alması veya adak kurbanı etinden yemesi caiz değildir.
 
—Kirada Gayrı Menkulü Olan Kimseye Fıtır Sadakası ve Kurban Gerekir mi?
Ulema gelir getiren bir akarı (gayrimenkulü) bulunan şahsın durumu hakkında ihtilaf etmişlerdir:
—Bir kimsenin gelir getiren bir akarı olsa, bazı âlimler tarafından eğer onun kıymeti iki yüz dirhem (80,18 gr. altın) ise, onun da kurban kesmesi lazımdır denilmiştir.
— Bazı âlimler tarafından da, eğer o akarın geliri bir yıllık yiyeceğini karşılıyorsa lazım gelir denmiştir.
— Bazı âlimler tarafından da bir aylık yiyeceğini karşılıyor ve ayrıca iki yüz dirhem miktarında malı varsa kurban gerekir demişlerdir.
 
—Bir Yıl Boyunca Fakir Olan, Lakin Kurban Bayramında Zengin Olan Kişiye Kurban Gerekir mi?
Bir kimseye fıtır sadakası veya kurban vacip olması için gereken nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekmez. Malın üzerinden bir yıl geçmesi şartı zekât için geçerlidir. Dolayısıyla bir kimse Kurban Bayramı günlerinde nisaba ulaşsa, ona da kurban kesmek gereklidir. Pahalı ve Birçok Elbiseleri Olan Kimsenin Durumu: Dört elbisesi olan bir kimsenin bir elbisesinin fiyatı nisaba (80,18 gr. altın kıymetine) ulaşırsa zengin sayılır kurban keser. Ama dört değil, üç elbisesi olursa, kesmesi vacip değildir. Zira elbisesinin birisi devamlı giymek için, bir diğeri de iş içindir. Üçüncü elbisesi ise bayramlarda, toplantılarda veya ziyaretlerde giyeceği elbisedir.
 
— Kadının Aldığı Mehirin Durumu:
Kadının kocası zengin olup, mihri muacceli vermeye kadir ise ve mihri muaccel ile de kadının malı nisap miktarına ulaşıyorsa kadın zengindir ve kurban kesmesi gereklidir. Ama vadeli mihirle zengin sayılmaz. Kadın kocası ile beraber oturduğu ev kendi mülkü ise, zengindir. Kurban kesmesi gereklidir.
 
—Bir Kimsenin Ortağının Elinde Parası Olup, Fakat Yanında Malı veya Parası Olmasa:
Bir kimsenin ortağının veya mudârebede işletmecinin elinde çok malı olsa, fakat yanında malı veya parası olmasa kurban vacip olmaz. Bununla birlikte yanında kurban kesecek kadar altın veya gümüşten parası olsa veya fazla ev eşyası bulunsa kurban kesmesi gerekir.
 
—Ailede Yalızca Bir Kişinin Kurban Kesmesi Yeterli midir?
 Hane halkı içinde, dinen zengin sayılan mükelleflerin sayısı birden fazla ise, her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi icap eder.
 
 —Bir Kimsenin Malı Olup da, Borcu Malından Fazla Olursa Kurban Gerekir mi?
Bir adamın borcu olduğunda onu ödeyince, geride nisaba malik bir şeyi kalmaz ise, ona kurban vacip olmaz. Aynı şekilde, malı bulunur, fakat kaybolur ve kurban günlerinde eline geçmezse bu şahsa da kurban vacip olmaz. Yani, o kimse bu hallerde zengin sayılmaz.
 
—Kurban Bayramının Birinci Günü Malı Olmayıp Üçüncü Günü Parası Olursa Kurban Gerekir mi?
 Bir adam, kurban kesilecek günlerin başlangıcında, fakir olsa da diğer günlerinde (teşrik günlerinde) zenginleşse onun kurban kesmesi vacip olur.
 
—Nisap Miktarı Malı Olmayıp, Fakat Kışlık ve Yazlık Evi Olan Kimseye Evi veya Eşyaları Sebebiyle Kurban Gerekir mi?
Bir kimsenin nisap miktarı malı olmayıp, lakin biri kışlık biri de yazlık olmak üzere iki evi ve ona göre de ev eşyası olursa, o şahıs bu yüzden zengin sayılmaz ve dolayısıyla kurban gerekmez. Eğer, üçüncü bir evi bulunur ve onun da kıymeti iki yüz dirhem (80,18 gr. altın kıymetinde) olursa, bu şahsa kurban vacip olur. Üçüncü evin eşyası da aynı şekilde nisap miktarına dâhil edilip hesaplanır. Faydalanılan Eserler: İbn-i Âbidîn, Kurban ve Fıtır Faslı. Fetevâyi Hindiyye, Fıtır Sadakası, Kurban Bahsi, Zengin Kime Denir? El-Hidâye, Fıtır Sadakası, Kurban Bahsi. El-İhtiyâr. İslam Fıkhı, Celal Yıldırım.
 
 
— Kurban alırken veya sonradan kusurlu olunca kim yerine başkasını alıp kesmesi gerekir mi?
Kurban kesmekle yükümlü (zengin) olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda yukarıdaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlaşırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını alması gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır (Üç imama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur .(Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.411–13) (İslam Fıkıh ansiklopedisi; Kurban bahsi, prof.dr. vehbe Zuhaylı, feza yayıncılık,1994,cilt,4,sf,415)
Fakire kurban vacip olmadığından, satın alma esnasında ayıplı olan kurban bile ona kâfi gelir.(bkz.Dürrü’l-Muhtar) Nimeti İslam:1005)(Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.411–13)
 
—Fakirin ayıplı kurban alması durumu nedir?
Fakirin ikisini de kesmesi gerektiği görüşü fetvada tercih edilmeyen zayıf bir görüş olup fakirin kesmesinin adak hükmünü alacağı noktasından hareketle söylenmiştir. (İlmihal, diyanetin 2.cilt)
—Tek başına kesmek üzere aldığı büyük baş hayvanı, sonradan altı kişiyi ortak edebilir?
Bir kimse tek başına kesmek üzere aldığı büyük baş hayvana, sonradan altı kişiye kadar ortak kabul edebilir. (İlmihal–2,diyanetin 2.cilt)
 
—Yanlışlıkla birbirlerinin hayvanlarını kesmelerinde ne yapmalıdır?
Mükellefler yanlışlıkla birbirlerinin hayvanlarını kesseler, her kesilen kurban, sahibinin kurbanı olmak üzere sahih olur. Etler dağıtılmamışsa değişim yaparlar, değilse helâlleşir ve bir fark da talep etmezler. (ilmihal-diyanetin 2.cilt)
 
—Kurbanlığı çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkasını alıp, kurban günleri içinde bulunsa, kurban sahibi ne yapmalı?
Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkası alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser. Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.(Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.412–16)
 
—Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvanın durumu nedir?
Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha kesilmeden nahr (kurban) günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir. (Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.412–17)
 
—Kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almak caiz mi?
 Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebû Yusuf'a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah'ın hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu kerahetle caiz olur
.(Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.412–18)
—Kurbanlık yapmak üzere satın alınan bir hayvan satılıp yerine başka bir hayvan almak câizdir. Eğer paradan arta kalan olursa tasadduk edilir (Serahsî, a.g.e., XII, 13).
—Kurbanlığa binmek, onunla yük taşımak veya herhangi bir iş için ondan istifade etmek mekruhtur. Eğer hayvan kullanılır ve değeri noksanlaşırsa eksilen kıymeti tasadduk etmek gerekir. Kiraya verilmiş ise kiradan elde edilen para da tasadduk edilir. (Kâsânî, a.g.e, V, 79).
 
—Bir kimse, kurban olarak aldığı hayvanı satıp yerine başkasını alabilir mi?
 Böyle bir hareket, İmam Ebu Yusuf'a göre caiz olmaz. İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre kerahetle caiz görülmektedir Behce Fetvalarından: (H.Ec. 2/161)
 
—Necaset yiyen hayvanve kurbanın kazası
Bir hayvan eğer hiç temiz yiyecek yemez de devamlı necaset yiyorsa hapsedip bekletmeden kurban kesilmesi caiz olmaz. Eğer hem necaset hem de temiz şeyleri yiyorsa hapsedilmeden kesilmesi caiz olur.
Necaset yiyen hayvanın ne kadar hapis olunacağında ihtilaf olundu. İmamı Serahsi “Celale denen hayvanın hapsi için muayyen bir zaman yoktur. Eti temiz olup kokmayıncaya kadar hapsolunur.” Dedi. Bazı kitaplarda tavuk üç gün, koyun dört gün, deve ve sığır on gün hapsolunur dedi.(Reddül Muhtar c.6 s.306 ve 322 den 326ya kadar – Mebsuti serahsi c.12 s.11 – Fetevayı kazıhan – teybin – hidaye c.4 s.74)
 
—Farklı hayvanla çiftleşen hayvanın yavrusu kurban olur mu?
Çiftleşen hayvanlardan doğan yavrunun annesi ehlî ise erkeği vahşî'de olsa bu yavrudan kurban etmek câizdir. Çünkü hayvanlarda yavru anneye tâbidir. (Serahsî, a.g.e., XII, 9-10; Kâsânî, a.g.e., V, 69-71; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 297).
 
—Kesilmeyen kurbanın kazası
Bir kimse kesmediği kurbanın kazasına niyet ederek kurban kesmiş olsa kaza olmayıp nafile olur. Kesmemiş olduğu kurbanın kazası için orta kıymette bir koyun veya kıymeti tasadduk edilir.(Fetavil hindiye c.5 s.305).
 
Bir kimse kurban kesme niyeti ile bir koyun alıp bayram günleri geçtiği halde kesememiş olsa zengin olsun fakir olsun eğer “Benim üzerime şu koyunu kurban etmek vardır” demek suretiyle kendisine vacip yapmış ise veya böyle demese bile fakir olduğu halde kurban etmek niyetiyle bir koyun almışsa o koyunu diri olarak tasaddük eder. Eğer zengin olup kendisine muayyen bir koyunu kesmeyi vacip yapmamışsa ister kurban için koyun almış olsun ister almamış olsun dilerse orta değerde bir koyun alıp diri olarak tasaddük eder. Dilerse kıymetini tasaddük eder. (Fetavil hindiye c.5 s.296)
 
—Kurbanlık hayvanın doğursa, yavrusu ile beraber kesilir mi?
Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.
.(Büyük İslam İlmihali; Ömer Nasuhı Bilmen.)
 
—Kurbanlık olan hayvan boğazlanmadan önce yavrularsa o da annesiyle beraber kesilir. Bu hüküm kendisine kurban vacip olmadığı halde kurbanlığı satın alıp kendine vacip kılan fakir hakkındadır. Çünkü kurban bizzat o hayvana taalluk etmiştir ki yavrusu da kendisine tabidir. Eğer bu yavru boğazlanmayıp satılırsa parasını tasadduk etmek gerekir. Şayet yavru eyyâm-ı nahr geçinceye kadar boğazlanmaz ve elde tutulursa tasadduk edilir (Serahsî, a.g.e, XII, 14). Zengin, yavruyu eyyâm-ı nahr'dan önce veya sonra kesebileceği gibi eyyâm-ı nahr'da diri olarak tasadduk da edebilir. Eğer eyyâm-ı nahr'da satılmış olursa kıymeti tasadduk edilir. Yavru kesilmez ve satılmaz ise diri olarak tasadduk edilir (Kâsânî, V, 78-79; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 301)
.
KURBAN PARASI YOKSULLARA TASADDUK EDİLEBİLİR Mİ?
Kurbanın rüknü, kurbanlık hayvanın kesilip kanının akıtılmasıdır Kurbanlık hayvan bizzat veya vekâlet yolu ile kesilmedikçe, parasını tasadduk etmekle, kurban vecibesi edâ edilmiş olmaz.
Bir ayeti kerimede zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için kesilen hayvanlar olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır Asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat ayetin nazmında yer alması bunu ispat etmektedir . “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir(Hacc Suresi; 37)

Kişinin keseceği kurbanı bizzat satın alması, kendisinin kesmesi veya kesilirken yanında bulunması, kurbanın sahih olması için gerekli değildir. Bunlar vekâlet yoluyla da yapılabilir Çünkü kurban, mali bir ibadettir Mali ibadetlerde vekâlet, mutlak olarak caizdir Hiçbir mazeret olmadan da kişi kendi kurbanını satın alıp kesmek üzere güvendiği bir kimseyi vekil tayin edebilir.
 
Kurban alıp kesmek yerine, bu para fakirlere, yoksullara verilebilir mi?
Bu suâlin cevabını, geliniz Fâtih devri kadıasker ve şeyhulislâmlarından, büyük âlim Molla Hüsrev (R.h) hazretlerinden alalım. O büyük zât, Düreru’l-Hukkâm, fî şerhi Gureri’l-Ahkâm isimli muhallet eserinde diyor ki:“Kurban kesme günlerinde kurbanını kesmek, kurbanın parasını tasadduk etmekten efdaldir. Zira kurban kesmek vâcip veya sünnettir... Tasadduk ise sadece tatavvu’dur, yani nâfiledir
.” (Kitâbü’l-Udhiyye, c. 1)
 
Fıkhi hükmü ister vacip, ister sünnet olsun; kurban ibadetinin ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilerek yerine getirileceği kesindir Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz
Kurban, Ehl-i Sünnet mezheplerinden hiçbirine göre nafile bir ibadet hükmünde değildir. Mensûbu bulunduğumuz Hanefî mezhebine göre ise vâciptir. Vâcip olmasının delili de, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in “Bir kimsenin hâli vakti yerinde olur da kurban kesmezse, sakın bizim namazgâhımıza yaklaşmasın” kavl-i şerifidir. Bu hadîs-i şerifi, İmam Ahmed bin Hanbel ile İbn-i Mâce rahımehümallâh rivâyet etmişlerdir. Bunun gibi vaîde yani tehdide, ancak vâcibi terk eden lâyık olur.(Molla Hüsrev, a.g.e.)
 
 Zamanında yapılamayıp kazâya kalması hâlinde ise, hangi ibâdetin nasıl kazâ edileceği hususu en küçük teferruâtına varıncaya kadar açıklanmıştır. Bu vaziyet kurban için de böyledir: “Kesim günlerini geçiren bir kimse şayet fakirse, kurbanın kendisini diri olarak tasadduk eder; çünkü bizim mezhebimizde, fakirin kurban kesmek niyetiyle satın aldığı kurbanın edâsı vâciptir. Zengin ise, gerek kendi mülkünde bulunan veya gerekse satın aldığı kurbanın bedelini yani kıymetini tasadduk edebilir. Böylece bu vecîbeyi uhdesinden çıkarmış olur.” (Molla Hüsrev, a.g.e.)

Kurbanda Vekâlet:
Bir müslüman kurbanını kendisi kesebileceği gibi bir müslümana da kestirebilir Ancak kendisinin kesmesi daha faziletlidir Kurbanı kestirme konusundaki izin bizzat ifâde edilebileceği gibi, izne delâlet eden söz, fiil ve davranışlar da izin sayılır Aynı şekilde vekâlet, sözlü olarak verilebileceği gibi, yazılı olarak, telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile de verilebilir.
 
Hac kurbanları Türkiye’de kestirilebilir mi?
Hacda bulunan kişilerin, hac kurbanı (hedy) dışında, Bayram münasebetiyle nafile olarak kurban kesmek istemeleri halinde, bunu vekâlet yoluyla Türkiye’de kestirmeleri daha uygun olur
 
Yurtdışında bulunanlardan kurbanlarını memleketlerinde kestirmek isteyenler, vekâlet vermek suretiyle kurbanlarını kestirebilirler mi?
Yurtdışında bulunanlardan kurbanlarını memleketlerinde kestirmek isteyenler, bir tanıdıklarına vekâlet vermek suretiyle kurbanlarını kestirebilirler. Böyle yaptıkları takdirde hem kurbanları kesilmiş, hem de daha iyi değerlendirilmiş olur.
 
İki Müslüman sehven birbirlerinin kurbanlarını kendi adlarına kesmiş olsalar vacibi yerine getirmiş olurlar mı?
Meselâ bir müslüman kurbanlık satın alsa kurban bayramı günü hayvanı yatırıp ayaklarını bağlasa onun emri olmadan bir başkası gelip hayvanı boğazlasa bu kurban için yeterlidir Başka bir hayvan kesmek gerekmez İki Müslüman yanılarak birbirlerinin kurbanlarını kendi adlarına kesmiş olsalar vacibi yerine getirmiş olurlar ve kestiklerini değişmek suretiyle kendi hayvanlarını alırlar (Kâsânî, a g e, V, 67–68) Eğer böyle bir durumu etler yenildikten sonra farkederlerse helâlleşirler Aralarında anlaşmazlık çıkarsa birbirlerine kurbanlıkların değerini öderler Eğer eyyâm-ı nahr geçmiş ise bu paralan tasadduk ederler (el-Fetâva'l Hindiyye, V, 302)
Ölmüş kimse için kesilen kurban: ?(Ölen anne-baba adına kurban kesme -Ölü İçin Kurban Kesilir mi?)
Vefat etmiş bulunan bir kimse için kesilecek kurban, meşrudur ve hiçbir mahzuru yoktur. Hz. Ali'nin her sene biri kendi namına biri de Peygamber (s.a.v.)'in ruhu için iki tane kurban kestiği bilinmektedir( Ebû Davud, c. 3, sh. 94.)
Bahsi geçen bu kurban da bayram gününde kesilecektir. Vaktinden önce kesilmesi halinde sadakadan ötede bir mânâ ve kıymet ifade etmez.
Bu kurbanın etiyle ilgili hükme gelince, Hanefîlere göre bir kimse, kendi parasıyla alıp sevâbını ölmüş bir yakınına veya herhangi bir mü’min kardeşine bağışlamak üzere bayram günlerinde veya sair günlerde kurban kesebilir. Kişi, kestiği bu kurbanın etinden kendisi yiyebildiği gibi, başkalarına da verebilir. Zira kendi kurbanı gibi hüküm alır, sevabı da bağışlanana gider. Fakat bir kimse vefât eden kişinin, irtihâlinden (vefatından) önceki emri ile onun adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Zira bu, adak hükmündedir, kesen ve yakını yiyemez. Bunu tam olarak tasadduk etmesi gerekir. (İbn-i Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 5/229)
Bu kurbanın arefe günü kesileceğine dair kanaat, yanlıştır. Çünkü kurban, vakitle alâkalı bir ibadettir. Vakti girmeden önce kesilmesi halinde ancak nafile bir sadaka olur.
Şâfiîlere göre, izni olmaksızın başkası adına kurban kesilemez. Vasiyet etmemişse, ölü adına da kurban kesilemez.
 
Kurbanın kesilme Vakti:
Kurban, eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilirOnuncu gün kesmek daha faziletlidirZilhiccenin onuncu günü ikinci fecir doğmadan önce kurban kesmek câiz değildirİkinci fecirden sonra Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar geçen zaman içinde gece ve gündüz kurban kesilebilirAncak geceleri kesmek mekruhturBayram namazı kılınan yerlerde, imam bayram namazında iken veya teşehhüd miktarı oturmadan önce kurban kesilmesi caiz değildir, Selâm verdikten sonra ise kurban kesilebilirBayram namazı kılınmayan yerlerde ikinci fecrin doğumundan sonra kurban kesilebilir (Serahsî, age, XII, 9; Kâsânî, age, V, 73-75; el-Fetâva'l Hindiyye, V, 295-296; Damad, age, II, 518)
 
Hanefî mezhebine göre, kurbanın vakti kurban bayramının birinci günü fecrin dolmasıyla girer ve üçüncü gününün gün batımından az öncesine kadar devam eder, Şâfiî mezhebine ve bazı fakihlere göre bu süre, bayramın 4. günü akşamına kadardır.
Geceleyin kurban kesmeyi câiz görmeyenler veya mekruh görenler, aydınlatma imkânının yetersizliğinin yol açacağı muhtemel tehlike, hata ve zorlukları göz önünde bulundurmuş olmalıdır. Bu sakıncalar yoksa, gece de kurban kesilebilir.
Adak kurbanına gelince, eğer zamanı belirtilmiş bir nezir ise, tayin edilmiş günde kesilmelidir. Nezirde yapılan mekan kayıtlamaları itibarsızdır. “Falan yerde bir kurban keseyim diye adak yapan bir Müslüman herhangi bir yerde nezrini ifâ edebilir.
 
Kurbanın kesilme yeri:
Uhdiyye kurbanında mekan şartı yoktur. Bu ibadetle mükellef bulunan bir müslüman, mukim sayılacağı yerlerden nerede dilerse kurbanını kesebilir. ”Misafirlikte bulunduğu yerde kurban kesmesi vacip değildir” sözü, “Kurban kesilirse makbul olmaz” manasında olmayıp, “Kesmediği için sorumlu değildir” anlamındadır. Misafir olmasına rağmen kurban kesecek olsa nafile kurban sevabını kazanmış olur.
 
KURBAN KİM TARAFINDAN KESİLİR?
Kurban sahibinin elinden geliyorsa bizzat kendisinin kesmesi evlâ ve eftaldir. Şayet elinden gelmiyorsa, münasip bir Müslüman vekâlet vererek kurbanını kestirmeli ve mümkünse başında bulunarak şâhit olması müstehaptır.
 
KURBAN NASIL KESİLİR?
Kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere konulurSonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına yatırılırHayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları bağlanırBundan sonra tekbir ve tehlîl getirilirArkasından "Bismillâhi Allâhü ekber" denilerek, hayvanın boynuna bıçak vurulurNefes ve yemek boruları ile şahdamarı denilen iki ana damarı kesilirHayvan soğumaya bırakılır, kanının akması beklenir ve sonra derisi yüzülürHayvanı elinden gelirse, kurban sahibinin kendisinin kesmesi mendupturKendisi kesemezse, bir müslümana kestirir (Mehmed Mevkufâtî, Mevkûfât, (sadeleştiren: Ahmed Davudoğlu), İstanbul 1980, II, 331–332)
 
Kurban kesecek müslüman, kurbanlık hayvanı incitmeden kıbleye karşı yatırır. Ayakta olarak :
“Bismillahirrahmanirrahim” dedikten sonra biliyorsa “İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbil âlemîn” Âyet-i Celîlesini okur ve şöyle niyet eder:

“Yâ Rabbî, şu vücudum sana karşı o kadar isyan etti ki, affedilmem için bu vücudumu sana kurban etmem icabediyor. Fakat sen Kitab’ınla insanın kurban edilmesini haram kıldığından, vücuduma bedel olarak bu hayvanı senin rızan için kesiyorum. Kabul buyur yâ Rabbî” dedikten sonra üç defa “Allahü ekber, Allahü ekber, lâilâhe illâllahü vallâhü ekber, Allahü ekber velillâhil hamd” diye tekbir alır ve “Bismillâhi Allâhü ekber“ der ve kurbanı keser.

Burada dikkat edilmesi gereken iki husus daha vardır:
1- Kurbanlık hayvan kesileceği yere incitilmeden götürülmeli ve önceden hazırlanmış keskin bıçak ile kesilmeli, eziyet ve zahmet verilmemelidir.
2-Fazla eziyete sebebiyet vermemek için hayvan kesilir kesilmez hemen yüzmeye başlamamalı, hareketleri sükûn bulduktan sonra yüzmelidir.

Kurbanlıkların bayıltılarak kesilmesi
Fazla eziyet vermemek (ölüm acısını azaltmak) maksadıyla, kesim esnasında hayvanın elektrik şoku ile veya narkoz vererek bayıltılması, bu hayvanın kurban olarak kesilmesine engel ayıplarından sayılmaz Çünkü kurbana engel ayıp, kesim esnasında meydana gelen arızalar olmayıp, hayvanda önceden mevcut olan ve emsaline göre hayvanın değerini noksanlaştıran kusurlardır Kesim esnasında meydana gelen kusurlar, kesim işlemine dâhil bir ameliyye olup, kurbana engel ayıp sayılmaz Bu itibarla, canlı olarak (şok etkisi ile ölmeden önce hemen) kesilmek kaydı ile kurbanlık hayvanın elektrik şoku ile bayıltılarak kesilmesi caizdir Hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenilmez
 
KURBAN KESİLDİKTEN SONRA NE YAPILIR?
Kurban kesen müslüman, kurban kesilip yüzüldükten sonra Allah rızası için iki rek’at namaz kılar. Namazın birinci rek’atında Fatiha’dan sonra Kevser sûresini (İnnâ a’taynâ kel kevser), ikinci rek’atta Fatiha’dan sonra İhlâs sûresini (Kul hüvallâhü ehad) okur.

Bu namaz Allah’a şükür secdesi makamında menduptur. Yine kurban kesen müslümanın o gün ilk olarak kurbanın ciğerinden yemesi menduptur.

Kurbanın eti üçe taksim edilerek, bir bölümü evde çoluk-çocukla yenilmeli, bir bölümü civardaki (kurban kesemeyen) fakir müslümanlara verilmeli geriye kalan bölümü eşle-dostla yenilmeli veya hediye edilmelidir. Gerekirse Hıristiyan komşulara verilmeli.

Müşterek kesilen kurbanların etleri, ortaklar arasında tartılmak suretiyle eşit ağırlıklarda ayrılmalıdır ki, birbirlerine hakları geçmemiş olsun. Ayrıca et taksimâtını yaptıktan sonra ihtiyâten helâlleşmeleri daha muvâfık olur.
 
 
 
  Bugün 29468 ziyaretçi (54902 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol